31 Mart 2008 Pazartesi

Bölüm, Bölen ve Kalan

Nelson Mandela nın Fotoğrafı Aslında ilk yazımı özgüven ve herkesin erişebileceği bir internet günlüğü üzerine yazmayı düşünmüştüm ancak daha ilk kelimeyi yazmadan birbirinden alakasız sayısız telefon ve mesaj almam ile birlikte planlarımda küçük bir değişiklik yaptım.

Her gün bir başlangıç yapmak isteyip araya giren diğer başlangıçlar sebebiyle hayatınızda tamamlamadığınız başlangıçları hiç düşündünüzmü? Saniyeler içerisinde aklınıza gelen parlak fikirlerin daha bir yere yazamadan bir dış etken sebebiyle dikkatinizin dağılması ve yarı parlak fikrinizle ilgili bütün motivasyonunuzu kaybetmeniz. Yeni düzen işte bu olsa gerek. Kimsenin kimseyi takmadığı, müsaitmisin sorusunun sorulmadığı, hiç bir şeye dikkat edilmediği, özensiz yapılanın makbul olduğu, özensiz ve dikkatsiz bir dünya.

Merak ediyorum insanların inzivaya çekilme isteği nereden geliyor ve bazen anlıyorum. Kendinle başbaşa kalabilmek hem de hesap vermeden. Mükemmele yakın her maddenin ve manevi duygunun ancak arıtılmış bir ortamda ortaya çıkması bana çok olası geliyor. Örneğin aşk'ı ele alalım; hiç kimsenin anılarından bahsederken "sonra telefonum yine çaldı! ve ben tüm dikkatimi telefonuma vermeme rağmen ona aşık olmuştum!" dediğini duydunuzmu? Geçenlerde bir stand up show da ironik bir tespit yapmıştı komedyen. Mandela 27 sene süren işkence ve hapisten sonra yanlış hatırlamıyorsam karısıyla evli kalmaya 6 ay dayanamamıştı. Bunu karıma dayanamadığımdan söylemiyorum(onu çok seviyorum). Mandela bu sürenin belkide düşünmek ve kendini yaşamak için iyi bir fırsat olduğunu düşünmüştür. Nitekim adam "En azından karımın dırdır'ı yok" diyerek bir motivasyon örneği sergilemiş ve hayatta kalmayı başarmış. Bu "dırdır" sız dönem sonrasında ise 1993 te Nobel Barış Ödülünü almıştır.


Herkese bölümsüz,bölensiz ve kalansız bir hayat dileğiyle.

Hiç yorum yok: